Aort Anevrizması ile İlgili Bilinmesi Gerekenler
Aort; kalbin sol karıncığından çıka...
Varis, toplumun büyük bir bölümünde görülen gerek kozmetik gerekse de fonksiyonel şikayetler açığa çıkaran bir problemdir. Alt ekstremitede yer alan toplardamarlarda açığa çıkan bozukluklar ve deformasyonlar sonucunda yaşanan varis problemi, kişinin günlük yaşamını da önemli derecede etkilemektedir.
Varisler genellikle bacaklarda bulunan toplardamarlarda venöz reflü problemi sonucunda kirli kanın kalbe dönüşünde sorun olmasıdır. Kirli kan tüm vücuttan temizlenmek üzere akciğerlere gitmek için kalbe dönmelidir. Toplardamarlarda kan aşağıdan yukarıya doğru giderken damar içinde kapakçıklar bozulduğundan kan geri kaçmaya başlar ve toplardamarlarda basınç oluşturarak onları deforme eder. Damar deforme olunca kaçak daha da artar ve kısır döngü devam eder.
Varis probleminin hastada açığa çıkardığı problemler aşağıdaki şekilde sıralanabilmektedir;
Varis oluşumuna neden olan pek çok faktör bulunmaktadır. Bunlar aşağıdaki şekilde sıralanabilmektedir;
Varis probleminin açığa çıkmasında aynı zamanda; uzun süre oturmak, uzun süre ayakta durmak, çok dar kıyafetler ve çok yüksek topuklu ayakkabılar tercih etmek ve kabızlık durumları da rol oynayabilmektedir. Bu durumlar; yaşam tarzında uygulanacak birtakım değişiklikler ile ortadan kaldırılabilmektedir.
Günümüzde varis probleminin tanısında birçok radyolojik incelemelerden faydalanılmaktadır. Bu incelemeler arasında en nitelikli veriye ulaşılmasını sağlayan yöntem ise renkli Doppler ultrasonografidir. Renkli Doppler ultrasonografisi; hasta yatarken ve ayaktayken çekilmesi gereken bir inceleme yöntemidir. Bacaklardaki varislerin kesin tanısında başvurulan renkli Doppler ultrasonografisi, toplardamarların yapısını, oluşan pıhtıları, kapakçıklardaki bozukluklar ve kaçakların belirlenmesinde etkili rol oynamaktadır.
Varis tanısının konmasında nadir de olsa başvurulan diğer yöntemler ise; bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans (MR) ve venografi incelemeleridir. Varis tedavisinin başarılı bir şekilde uygulanmasında tanı süreci büyük önem taşımaktadır. Öyle ki; yetmezlikli damarın tespit edilmesinin yanı sıra hangi tedavi yönteminin uygulanması gerektiğine de tanı sürecinde karar verilmektedir.
Varis problemi hastaların çoğunda yıllarca herhangi bir şikayete neden olmazken bazı hastalarda ise günlük yaşam aktivitelerini sekteye uğratacak derecede semptomlara yol açabilmektedir. Kozmetik şikayetlerin yanı sıra gere krampları, bacaklardaki kronik yorgunluk ya da ağrı problemlerinin yanı sıra tedavi edilmeyen varisler zaman içerisinde akciğere pıhtı atması ya da yara açılmalarına neden olabilmektedir. Bu nedenle varis probleminin kontrol altına alınması, nitelikli tabı yöntemlerinin uygulanması ve tedavi planlamasının doğru bir şekilde uygulanması gerekmektedir.
Günümüzde varis probleminin tedavisinde farklı yöntemler uygulanmaktadır. Varis tedavisinin temelde iki asal amacı bulunmaktadır. Bunlar; yetmezlikli toplardamarın tedavi edilmesi ve varis probleminin tekrarının önlenmesi ile hastada açığa çıkan şikayetlerin ortadan kaldırılmasıdır.
Varis tedavisinde cerrahi ve cerrahi dışı yöntemler uygulanabilmektedir. Bu yöntemler aşağıdaki şekilde uygulanabilmektedir;
Varis Ameliyatı
Varis ameliyatında varis probleminin yaşandığı damarın tespit edilmesi sonrasında ayak bileği ve kasıktan açılan küçük kesiler ile damar uçlarının bağlanarak çıkarılması disiplinine dayanmaktadır. Bu yöntem genellikle anestezi altında gerçekleştirilmektedir.
Varis tedavisinde ameliyat seçeneği uzun yıllardır uygulanan klasik bir yöntemdir. Şu an bu yöntemi pek tercih etmiyoruz. Hem anestezi uygulaması hem de kesi açılması nedeni ile günümüzde çok daha konforlu yöntemler geliştirilmiştir.
Lazer Yöntemi
Varis tedavisinde damar içerisine gönderilen kateter yardımı ile lazer enerjisi gönderilmektedir. Özellikle kılcal damar varisleri olan hastalarda kılcal damarların yakılması ya da büyük damarlarda damarın içerden yakılması disiplinine dayanmaktadır. Genellikle tümesan anestezi yöntemi uygulanan lazer tedavisi sonrasında varisli damarlar zaman içerisinde küçülerek kaybolmaktadır.
Radyofrekans Yöntemi
Varis tedavisinde son yıllarda başvurulan yöntemlerden biri de radyofrekanstır. Bu yöntem genellikle genel ya da lokal anestezi altında ve ultrasonografi kılavuzluğunda gerçekleştirilmektedir. Uygulama sonrasında minimal düzeyde ağrı ve morarma yaşanabilmektedir. Aynı zamanda tedavi sonrasında egzersiz programlarının aksatılmaması önerilmektedir.
Yapıştırma Yöntemi
Bu teknik varisli damara lokal anestezi altında kateter yardımıyla girilerek yapılmaktadır. Kullandığımız biyolojik yapıştırıcı ile damar iptal edilmekte ve kan normal damara yönlendirilmektedir. Bu teknikte kanama, morarma gibi komplikasyonlar görülmez ve hasta hemen normal hayatına döner.
Skleroterapi ve Köpük Tedavisi
Skleroterapi halk arasında iğne tedavisi olarak tanımlanmaktadır. Damar içerisine iğne aracılığı ile gönderilen ilacın yetmezlikli damarı dondurması ve etkisiz hale getirilmesi disiplinine dayanmaktadır. Ana damarlara uygulanamaz. Sadece yüzeyel kılcal damarlara uygulanabilir.
Güncel varis tedavileri arasında en sık başvurulan yöntem olan köpük tedavisi; klasik iğne tedavisinde kullanılan ilacın hava ile teması sağlanarak köpürtülmesi sonucunda yetmezlikli damara enjekte edilmesi işlemidir.
Köpük tedavisinin skleroterapiden (iğne tedavisi) farkı; çok daha az oranda ilaç kullanılması ve geniş damarlarda daha hızlı etki göstermesidir. Damar içerisine verilen ilaç ile damar dondurulmakta ve etkisiz hale getirilmektedir. Varisin diğer tedavi yöntemlerine oranla çok daha konforlu bir süreç sunmaktadır.
Varis Tedavisinde Varis Çorabının Kullanılması
Dolaşım bozuklukları ve toplardamar yetmezlikleri sonucunda açığa çıkan varis probleminin tedavisini destekleyici olması nedeni ile varis çorabı kullanımı önerilmektedir. Doktor kontrolünde kullanılması gereken varis çorabının; gün içerisinde sürekli kullanılması ve sabahları yataktan kalkmadan giyilmesi gerekmektedir.