Biküspit Aort Kapak
Tarihte ilk kez Leonardo da Vinci t...
Lenfatik sistem, ikinci dolaşım sistemi olarak işlev görmekte, vücuttaki interstisiel sıvının toplanmasını ve süzülmesini sağlamaktadır. Lenf dolaşım sistemi, vücutta ikinci dolaşım sistemi olarak adlandırılan, kan dolaşımına benzer işlevlere sahip bir dolaşım sistemidir. Vücudun bağışıklık sisteminde ve sindirim sisteminde bulunan yağların emilmesinde çeşitli işlevlere sahip olan lenf dolaşım sisteminde bir bozulma meydana geldiği zaman lenf ödem adı verilen durum ortaya çıkmaktadır. Lenfatik sistemde bozulma meydana gelmesi sonucunda, lokal nitelikte sıvı birikimleri meydana gelmekte ve lenfödem durumu ortaya çıkmaktadır.
Lenfödem, vücutta lenf dolaşımında gerçekleşen yetersizlik ve bozukluğa bağlı olarak, protein açısından zengin olan intertstisiel sıvının cilt ve cilt altı dokularında birikmesi durumudur. Deri ve deri altı dokularında meydana gelen birikme sonucunda, lenf akım bozukluğu bulunan bölgelerde şişme meydana gelmektedir. İlk etapta, sadece ayak sırtı ve el sırtında belirgin şekilde ortaya çıkan şişme durumu, ilerleyen süreçte bacağa veya kola doğru artış gösterebilmektedir. İleri dönem lenfödem hastalarında, karın veya sırt bölgesinde de şişme meydana gelebilmektedir.
Lenfödem sebepleri, primer (birincil) ve sekonder (başka bir nedene bağlı) olmak üzere temel olarak ikiye ayrılmaktadır.
Primer lenfödem; başka birtakım sebeplere bağlı olarak değil, doğumsal sebeplerle ortaya çıkan lenfödem durumlarıdır. Primer lenfödem, doğumdan gelen anatomik yapı sebebiyle lenf dolaşımındaki bozukluğa bağlı olarak ortaya çıkan lenfödemdir. Primer lenfödem, lenf damarlarında yeterince gelişme gerçekleşmemesi ya da hiç gelişme oluşmamasıyla meydana gelebilmektedir. Lenf damarlarında gözlemlenen gelişime bağlı olarak, doğum sırasında ya da daha ileri yaşlarda lenf ödem durumu ortaya çıkabilmektedir.
Sekonder lenfödem, daha sık gözlemlenen ve başka bir nedene bağlı olarak ortaya çıkan lenfödem durumudur.Sekonder lenfödem, lenf dolaşımında bozulmaya sebep olan bir sebep doğrultusunda ortaya çıkmaktadır. Lenf dolaşımında bozulmaya sebep olan ve sekonder lenfödem durumunun ortaya çıktığı durumlar, en sık olarak lenf bezlerinin alındığı cerrahi operasyonlar sonrası (meme veya yumurtalık kanseri ameliyatları), radyoterapi, travma, bazı tropik parazit enfeksiyonları, selülit ve lenfanjit enfeksiyonları şeklinde sıralanabilmektedir.
Özellikle meme ve prostat kanseri ameliyatlarında lenf bezlerinin alınması sonrası, lenfödem meydana gelmesi en sık karşımıza çıkan lenfödem sebebini oluşturmaktadır. Aynı doğrultuda kanser vakalarının tedavisinde gerçekleştirilen radyoterapi (ışın tedavi), ilerleyen süreçlerde lenfödem durumunun ortaya çıkmasında etkili olabilmektedir.
Lenfödemin sebeplerinden bir diğeri ise; damarsal sorunlardır. Toplardamarların temel fonksiyonlarını yerine getirememesi ve kanı kalbe yeteri kadar taşıyamaması sebebiyle ortaya çıkan venöz yetmezlik, lenfödemin sebeplerinden birini oluşturmaktadır. Kalbe en uzak bölge olan diz altı bölgesinde meydana gelen venöz yetmezlik, venöz sistemin fonksiyonlarını yerine getirememesi anlamına gelmektedir. Venöz sistemin yeterli nitelikte çalışamaması sonucu, lenf sistemi kanın kalbe gönderilmesi için yardım etmektedir. Ancak bu yardım, lenf sistemine aşırı yüklenilmesine sebep olarak, lenfödem rahatsızlığını meydana getirmektedir.
Lenödem, aşırı yağlanma sendromu olarak bilinen ve genellikle kadınlarda ortaya çıkan lipödem oluşumu sonucunda da meydana gelebilmektedir. Adet dönemi ya da hamilelik sonrası, her iki bacakta simetrik nitelikte aşırı yağ oluşumu, lenf sistemine aşırı yüklenilmesine ve lenfödem hastalığının oluşmasına sebep olabilmektedir.
Lenfödemin en önemli belirtisi, lenf akım bozukluğu söz konusu olan bölgelerde meydana gelen şişliklerdir. Bu doğrultuda lenfödem belirtileri olarak şunları sıralayabilmekteyiz;
Lenfödemin en önemli belirtisi olan şişme, yavaş ilerleyerek gerçekleşmektedir. Bu bakımdan ölçüm yapılmadığı sürece fark edilmesi oldukça zor olmaktadır.
Bütün sağlık problemlerinde olduğu gibi, lenfödem rahatsızlığında da erken teşhis ve erken dönemde tedaviye başlanması, tedavinin başarısı açısından kilit bir noktayı oluşturmaktadır. Lenfödemin en belirgin belirtisi olan şişlik, yavaş ilerleyen ve bu sebeple erken fark edilmeyecek niteliktedir.
Lenfödem tedavisi, hastada ortaya çıkan şişlik durumuna göre değişmektedir. Şişliğin henüz gözle görülemediği, erken dönem lenf ödem durumları, biyoempedans ölçüm yapılarak saptanabilmektedir.
Erken dönem lenf ödem tedavisinde kompleks dekonjestif (boşaltıcı) terapi kullanılmaktadır. Kompleks dekonjestif terapide, elastik nitelikte bası giysiler ve ev egzersiz programları uygulanmaktadır.
Lenfödem sebebiyle meydana gelen şişliğin gözle görülebilir ve ölçülebilir nitelikte olduğu durumlarda ise, eğitimli fizyoterapistler tarafından gerçekleştirilen manuel lenf drenajı tedavisi, çok katmanlı bandaj uygulaması ve gözetim altında uygulanan belli başlı egzersizler yoluyla tedavi sağlanmaktadır.
Lenfödem tedavisinde “Manuel Lenf Drenajı” yöntemi, lenf sisteminin eller ile manipüle edilerek, bloke olmuş sıvının serbest akışını sağlayan etkin bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yöntem ile, ödemli bölgede birikme gösteren lenf sıvısının alınması ve sağlıklı şekilde çalışan bölgelerdeki lenf nodüllerine transferinin gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır. Manuel lenf drenajı yöntemi ile, dolaşıma etkisi olmayan masaj tekniklerinden farklı olarak, derinin hemen altında bulunan yüzeysel lenf damarlarına hafif basınç gerçekleştirilmektedir.
Kompresyon bandajı ve çorabı ile, manuel lenf drenajı yöntemiyle harekete geçirilen lenf sisteminin etkinliğinin korunması amaçlanmaktadır. Bandajlama dengeli şekilde ayarlanarak, kasların aktif olduğu durumlarda yüksek basınç ve dinlenme halinde düşük basınç uygulanmaktadır. Böylece lenf sıvısının, özellikle daha önce birikme oluşan bölgede yeniden yoğunlaşması önlenmektedir.
Lenfödem tedavisinde önceden kullanılan pnömotik kompresyon cihazları, gövde ödemine sebep olabildiği gibi, uygun basınç sağlanması açısından bir kontrol oluşturulamadığı için ödemi arttırabilmektedir. Bu sebeple pnömotik kompresyon cihazları, lenfödem tedavisinde artık pek tercih edilmeyen tedavi yöntemleridir diyebiliriz.
Lenfödem gözlemlenen deride, cildin kurumasından kaynaklı olarak Ph değeri 5,5 olan nemlendiricilerin kullanılması gerekmektedir. Bu bakımdan lenfödem hastalarının takip edilmesi, ödemli bölgedeki vücut katlantılarında mantar oluşumu gerçekleşip gerçekleşmediği sürekli olarak kontrol edilmelidir.