Genetik Silahı Doldurur, Yaşam Tarzı Tetiği Çeker
Kalp hastalıklarının gelişiminde ge...
Koroner arter hastalıklarının ortaya çıkmasında önemli risk faktörlerinden biri olan stres günümüzde özellikle gergin iş ortamında çalışan ve önemli kararlar veren kişilerde ön plana çıkmaktadır.
Koroner arter hastalığının oluşmasında değiştirilebilir risk faktörlerinden biri olarak sayılan stresin azaltılmasına dair bilincin artmasına rağmen, Koroner bypass ameliyatı uyguladığımız hastalarımızda risk faktörlerinden stresi çok daha sık tespit etmekteyiz. Modern çağın çalışma şartlarında bireyler daha hızlı, hatasız, yaratıcı olmaya zorlanmakta ve bireyden beklentiler artmaktadır.
Stres belirli seviyede, kişiyi motive eder ve verimliliği artırır fakat derecesi arttığında ve devamlılık arz ettiğinde zararlı olmaya başlar. Stresle kanda bazı hormon seviyeleri artar. Bunların başlıcaları kortizon ve adrenalindir. Stres altında terleme, ellerin titremesi, nefes alıp vermede güçlük ve ağız kuruluğu gibi belirtiler hep bu hormonlar sayesinde olur. Stres altında en önemli kalp ve dolaşım belirtileri çarpıntı ve tansiyonun yükselmesidir. Stres faktörü kısa sürede bile bu denli değişiklikler yaparken bunun iş stresindeki gibi aylar yıllar boyu sürdüğünü düşünecek olursak bireyin kalp ve damar hastalıkları yönünden sağlıklı kalabilmesi çok zorlaşır. Kronik stresin getirdiği uykusuzluk, sinirlilik, aşırı yeme ve kilo alma, sigara ve alkol kullanımında artma hep kalbimize zarar veren faktörlerdir. Bu yüzden stresle başa çıkılması durumunda kesinlikle çoğu risk faktörünü de ortadan kaldırma şansına sahibiz.
Farklı işler elbette insanlar üzerinde farklı şiddette stres oluşturabilmektedir. Fakat yapılan çalışmalar göstermiştir ki aslında stresi oluşturan kişinin kendisidir. Bazı bireylerin çok riskli işlerde çalıştıkları halde stres altında olmadıkları, son derece risksiz işlerde çalışan kimi bireylerin de aşırı stres tarif ettikleri bilinmektedir. Çoğu zaman da koşullar insanı strese sokar ve hasta edebilir. Danimarka'da otobüs şoförleri üzerinde yapılan bir çalışmada yoğun trafikte çalışanlarla daha şehir dışı bölgelerde çalışan şoförler 2 grupta incelenmiş, yoğun trafikte çalışanlarda kalp krizi geçirme oranı daha yüksek tespit edilmiştir.
Çalışan kadınlarda da iş stresinin kalp damar hastalıklarının artışına neden olduğunu gösteren çalışmalar vardır. ABD de yapılan çalışmada Albert ve arkadaşlarına göre stres faktörünün fazla olduğu işlerde çalışan kadınlarda kalp damar hastalıklarına yakalanma oranı %38 yüksek bulunmuştur.
İnsanlar öncelikle stressin kalp sağlıklarına zarar verdiğinin farkında olmaları ve daha sonra da bununla başa çıkmayı öğrenmeleri gerekmektedir. Bunlar yetersiz kalırsa kesinlikle profesyonel yardım almalıdırlar. Stres iş ortamında olduğu gibi kronik hale geldiğinde tüm kalp damar hastalıkları risklerini de beraber inde getirmektedir. Aşırı yeme ve kilo alma, uyku düzensizlikleri, sigara ve alkol kullanımında artış, hipertansiyon, taşikardi (nabzın hızlanması) şeker intoleransı hep stresle tetiklenebilmektedir.
Diğer taraftan koroner arter hastalığında en radikal tedavi yöntemi olan koroner bypass ameliyatı uygulayarak sağlığına kavuşturduğumuz hastalarımızda eğer stres faktörünü ortadan kaldıramazsak ameliyattan sonra da aynı riskler devam edecek anlamına gelmektedir.
Prof.Dr.Mustafa GÜLER